KENTSEL DÖNÜŞÜM HUKUKU

Türkiye’de 1950’li yıllardan itibaren, kırsal alanlardan kentlere göç nedeni ile oluşan nüfus yoğunluğuna bağlı olarak; çarpık yapılaşma ve gecekondulaşma ortaya çıkmıştır. Kentsel dönüşüm, uygulanma sürecinde başta mülkiyet hakkı olmak üzere, yerleşme hakkı, konut hakkı ve benzeri birçok hak ve özgürlüğü doğrudan etkileyen bir süreç olduğu için; bu çarpık yapılaşma günümüze kadar  devam etmiştir. Fakat bu süreçte çarpık yapılaşmanın önlenmesine yönelik; bir çok yasal düzenleme yapılmıştır.

1966 yılında, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, kentlerde gecekondulaşmanın önlenmesi ve var olanların ıslah ve tasfiyesini amaçlayan bir kanun olarak ortaya çıkmıştır.

24.02.1984 tarih ve 2981 sayılı Kanun ile tapu tahsis belgesi düzenlenmesi ve ıslah imar planı yapılması suretiyle kentsel alanda dönüşüm yapılması hükme bağlanmıştır. Gecekondulaşmış alanlarda, gecekondu sahiplerine 400m2’ye kadar arazi tapusu vadeden tapu tahsis belgeleri verilmiş ve bu tapu tahsis belgeleri, ıslah imar planları ya da kadastro planları yapıldıktan sonra tapuya dönüştürülmüştür. Bu kanun, gecekondu yerleşimine konu kentsel alanların dönüşümünde önemli bir düzenleme olmuştur.

2981 sayılı Kanun, 16.05.2012 tarih ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 23. maddesiyle yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulamada kalmıştır. 2981 sayılı Kanun 28 yıl yürürlükte kalmış olmasına rağmen; hala ıslah imar planları ya da kadastro planları ve tapuya dönüştürme işlemi tamamlanamamıştır.

1999 yılında gerçekleşen Marmara depremi sonrası oluşan can ve mal kaybı, kentsel dönüşümü gündeme getirmiş; bu konuda toplumsan bir bilinç meydana gelmiştir. Deprem kuşağında bulunan Türkiye, toplumsal çıkarların kişisel çıkarların üzerinde olması gerektiğini 1999 yılında yaşadığı acı tecrübe ile öğrenmiştir.

6306 sayılı Kanun, idareye riskli alanlarda ya da risk taşıyan yapılarda kamu gücü kullanılarak bir dönüşümün zorlanması imkânı sağlamış radikal bir düzenlemedir. Bu yasa, can ve mal güvenliği üzerinde olası afetler nedeniyle var olan riskleri ortadan kaldırmayı hedeflerken, kentsel alanların ve yapıların planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine uygunluğunun sağlanmasını hedeflemiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyelerinin görev bölgelerinde ortaya çıkan kentsel sorunlara çözüm üretmekle görevli olduklarını işaret ederek, bu görevlerin yerine getirilmesine yönelik yetki ve usulleri düzenlemiştir.